Mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm doğuracak emirlerini içeren hukuki işleme ölüme bağlı tasarruf deriz. Ölüme bağlı bağlı tasarruflar maddi ve şekli olarak 2’ye ayrılırlar. Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf olan, vasiyetname ve miras sözleşmesini diğer yazımızda inceledik. Bu yazımızda ise maddi anlamda ölüme bağlı tasarrufları yani vasiyetname veya miras sözleşmesi şeklinde düzenlenmiş olan ölüme bağlı tasarrufun içeriğinde nelerin olabileceğini inceleyeceğiz. Miras sözleşmesi yahut vasiyetname şeklinde olabilen ölüme bağlı tasarruf formatında, arzu ettiğimiz içerik maddi anlamda ölüme bağlı tasarruftur. Mirasçı atama, vasiyet (belirli mal bırakma), koşul, yükleme, vakıf kurma, yedek ve art mirasçı atama, vasiyeti yerine getirme görevlisi atama, mirastan feragat, mirasçılıktan çıkarma, evlilik dışı çocuğun tanınması, hukukumuzda maddi anlamda ölüme bağlı tasarrufları oluşturlar. Örneğin, vasiyetname şeklinde bir ölüme bağlı tasarruf yaparak mirasçı atayabiliriz. Çünkü vasiyetname düzenleme formatı, mirasçı atama ise içeriktir. Genel bilgilere sahip olduktan sonra artık maddi anlamda ölüme bağlı tasarrufları tek tek incelemeye geçebiliriz.
Mirasçı Atama Nedir ?
İnceleyeceğimiz ilk ölüme bağlı tasarruf mirasçı atamadır. Kanuna göre, mirasbırakan, mirasının tamamı veya belirli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamı veya belirli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı ataması sayılır. Açıklamak gerekirse, mirasbırakan bir vasiyetname ya da miras sözleşmesi düzenliyor ve diyor ki, üçüncü bir kişi benim mirasçım olsun. Yani kanuni olarak mirasçısı olmayan birini terekesinin tamamında yahut belirli bir oranında hak sahibi kılabiliyor.
Yargıtay’a Göre, Oran Verilmesi, Terekenin Hak ve Borçlarla Birlikte İntikal Ettiğinden Söz Edilmesi, Kişinin Mirasçı Atandığını Gösterir
‘’ Mirasçılık kanundan doğuyorsa bu "yasal mirasçılık"tır (TMK m. 495-501). Mirasçılık murisin iradesine dayalı olarak da doğabilir. Muris ölüme bağlı tasarruf şekillerinden birine (vasiyetname ya da miras sözleşmesi) uyarak, kendi iradesiyle tasarruf özgürlüğü içerisinde, terekesinin tamamı veya belli (kesirli) bir oranı için bir ya da birden fazla kişiyi mirasçısı olarak belirlemek hakkına sahiptir. Bu hukuki işleme "mirasçı atama (nasbı)"; böyle bir işlemle mirasçılık sıfatını kazanan kişiye de "atanmış (mansup) mirasçı" denir. Buna karşılık, belirli (muayyen) mal bırakma, ölüme bağlı bir tasarrufla, murisin, bir kişiyi, onu mirasçı olarak atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunmasıdır. Kendisine bu şekilde menfaat sağlanan (kazandırmada bulunulan) kişiye "belirli mal bırakma vasiyeti alacaklısı" ya da kısaca "vasiyet alacaklısı eski deyimle (musaleh)" denilmektedir. Bir ölüme bağlı tasarrufun mirasçı atanması mı yoksa belirli bir mal bırakma vasiyetini mi içerdiğinin belirlenmesinde murisin gerçek iradesi esas alınmalıdır. Bu belirleme için, ölüme bağlı tasarrufta işlemin mirasçı atanması veya belirli mal bırakma olduğunu belirten açık ve belli kelime ve deyimlerin kullanılması şart değildir. Terekenin tamamı veya belli (kesirli) bir oranının hak ve borçlarıyla birlikte kişi veya kişilere intikalini anlatan murisin her sözcüğü, her deyimi, o kişinin mirasçı atandığına karine kabul edilir.’’ (14. HD., E. 2015/2251 K. 2015/3564 T. 2.4.2015)
Vasiyet (Belirli Mal Bırakma) Nedir ?
Bir kişi bir vasiyet yaptığında bu çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir. Kişi, taşınmaz bir malını ya da taşınır bir malını başka birine bırakabilir. Birinden olan alacağını bırakabilir. Ya da, mirasbırakan diyebilir ki, ben terekemdeki bazı mallarda X kişisi lehine intifa hakkı tahsis ediyorum. Veya X kişisinin bana olan borcunu ibra ediyorum, kaldırıyorum da diyebilir. Bu yazdıklarımızın hepsi vasiyetin çeşitli şekilleridir. Bu düzenlenen vasiyetin borçlusu ise, kanuna göre, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa o, yoksa yasal veya atanmış mirasçılardır.
Yargıtay’a Göre, Henüz Kat Mülkiyeti Kurulmamış Olan Bir Taşınmazdan Dairenin Vasiyet Edilmesi, Eğer Kat Mülkiyeti Kurmak Mümkün Değilse, Reddedilir
‘’ Miras bırakan, vasiyetnameyle henüz kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış olan taşınmazdan, muayyen bir dairenin, davacılara verilmesini vasiyet etmiştir. Vasiyet Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre belirli ve muayyen bir şeyi ifade etmemekte, dolayısıyla şimdilik infaz imkanı vermemektedir. İnfaz imkanının doğması 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 12, 14 ve 50. maddeleri hükümleri gereği kat irtifakı veya mülkiyetinin kurulmasına bağlıdır. Söz konusu taşınmaz mal üzerinde henüz kat mülkiyetinin veya kat irtifakının kurulmamış olması, Borçlar Kanununun 117/1. maddesinde yer alan ve borcun sukutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelendirilemez. Şahsi hak sahibi davacının isteğini davalıların kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurmalarına talik etmek de Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz. Kat Mülkiyeti Kanununda kat mülkiyetine elverişli bir yapı yapılması halinde kat mülkiyeti kurulmasının dava yolu ile istenmesine engel bir hüküm yoktur. Davacının isteği bu yönü de kapsar. O halde dava konusu taşınmaz malın üzerine yapılan yapıya ait tasdikli inşaat projesini belediyeden getirtip, yapının projeye uygun olup olmadığını bilirkişi aracılığı ile denetlemek; yapı projeye uygun ise, kat mülkiyeti kurulmasına elverişli bir yapı olup olmadığı ve bağımsız bölümlerinin arsa payları yönünde bilirkişi düşüncesi alınmak; bağımsız bölümlerinin arsa payları yönünde bilirkişi düşüncesi alınmak; yapı projeye uygun değil ise projenin veya yapının ıslahının mümkün olup olmadığını araştırmak; ıslah ve kat mülkiyeti kurulması için gerekli belgeleri düzenleyip ibraz etmek üzere davacıya yetki ve mehil vermek, ibraz olunan belgelere davalıların bir itirazı olduğu taktirde bunları objektif kurallar çerçevesinde inceleyip, düzelttikten sonra taşınmaz mal üzerinde kat mülkiyeti kurulmak suretiyle vasiyete konu bağımsız bölümünün davacının üzerine tesciline, objektif imkansızlık varsa isteğin reddine karar vermek gerektiği (Y.2.HD.nin 8.5.1997 tarihli 4390-4991 sayılı kararı) düşünülmeden davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.’’ (2. HD., E. 2001/3611 K. 2001/7844 T. 18.5.2001)
Koşullar ve Yüklemeler Nedir ?
Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarruflarını koşullara ve yüklemelere bağlayabilir. Tasarruf, hüküm ve sonuç doğurduktan itibaren, her ilgili, koşul ve yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir. Kişi, yaptığı ölüme bağlı tasarrufun hüküm ifade etmesini geciktirici bir şarta ya da bozucu bir şarta bağlayabilir. Diyebilir ki, eğer şu şart gerçekleşirse benim mirasçım olsun veya şu şart gerçekleşirse bu malın sahibi olabilsin. Aynı şekilde diyebilir ki, bu mal onun olsun ancak şunu yaparsa, mal üzerinde hakkı sonra ersin. Dikkat edilmesi gereken nokta, hukuka veya ahlaka aykırı koşullar, ilişkin bulundukları tasarrufu geçersiz kılar. Diyelim ki, bir kişi başka bir kişiye bir mal bıraktı ve bunu bir diğer şahsı öldürmesi şartına bağladı ya da rüşvet vermesine bağladı, işte bu gibi şartlarda yapılmış olan mal bırakma işlemi iptal edilebilir. Anlamsız veya başkalarını rahatsız edici koşullar ise yok sayılır. Örneğin, sana bu malı bırakıyorum ama her sabah boğazı yüzerek geçeceksin gibi şart koyulduysa, bu şart yok kabul edilecektir ve yine de malın sahibi olacaktır. Yüklemeye geçersek, esasen bir amacın gerçekleştirilmesi demektir. Mirasbırakan, yükleme koyması durumunda, belirli bir amacın yerine getirilmesini hedefler. Örneğin kişi diyebilir ki, evimi X’e bırakıyorum ancak X, evimdeki kütüphanenin kitaplarını öğrencilerin kullanımına açacak. Yüklemede de yine, hukuka veya ahlaka aykırı yüklemeler iptal edilebilir, anlamsız veya başkalarını rahatsız edici nitelikteki yüklemeler yok sayılır.
Yargıtay, Tesise İsminin Verilmesi Yüklemesiyle Malını Vakfa Tahsis Eden Mirasbırakanın, Uzun Bir Süre Geçmesine Rağmen İsminin Verilmemesine Yönelik Mirasçılarca Yapılan İtirazı Haklı Bulmuştur
‘’ Somut olaya gelince, bağışlamanın üzerinden bu kadar süre geçmesine rağmen mescid, tesis ve ünitelerin yapılmadığı, mirasbırakan ve eşinin isminin verilmediği, öte yandan belediyeden gelen cevaba göre de dava konusu taşınmazın imar planında otopark vs. alanında kaldığı anlaşılmaktadır. Böylesi bir durumda artık mükellefiyetin yerine getirilemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacı O.. T..'in temyiz itirazları yerindedir.’’ (1. HD., E. 2012/15030 K. 2013/3779 T. 19.3.2013)
Yedek Mirasçı Atama Nedir ?
Mirasbırakan, atadığı mirasçının kendisinden önce ölmesi veya mirası reddetmesi durumunda, onun yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi yedek mirasçı olarak atayabilir. Yani kişi diyebilir ki, A kişisi ben ölünce mirasçım olsun ancak eğer A olmazsa B kişisi olsun.
Yedek Vasiyet Alacaklısı Atama Nedir ?
Yedek vasiyet alacaklısı atama, yedek mirasçı atamaya benzer. Burada kişi der ki, A kişisine malımı bağışlıyorum ancak A bu malı istemezse yahut benden önce ölürse mal B’nin olsun.
Art Mirasçı Ataması Nedir ?
Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla önmirasçı atadığı kişiyi, mirası artmirasçı atadığı kişiye devretmekle yükümlü kılabilir. Yani mirasbırakan, ard arda mirasçı olacak şekilde, birden çok mirasçı atayabilir. Örneğin diyebilir ki, A kişisini mirasçı olarak atıyorum. A mirasçı olduktan sonra, A’nın ölümünde B kişisi mirasçı olacak. Aynı şekilde belirli bir malı da art mirasçı yoluyla bırakabilir. Diyebilir ki, A kişisi bu taşınmaz malın sahibi olsun ancak 10 yıl sonra malın sahibi artık B kişisi olsun. Burada önemli olan nokta, bu zincirin 2 kişiyle sınırlı olmasıdır. Yani mirasbırakan, mal A’nın olsun, bir süre sonra da B’ye geçsin, B ölünce de C’ye geçsin diyemez. Kanun, 2.kişiden sonrasını kabul etmemiştir.
Ölüme Bağlı Tasarrufla Vakıf Kurma Nedir ?
Kişi, sağken de kurabilir, bir ölüme bağlı tasarruf olan vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle de kurabilir. Kısacası mirasbırakan, terekesinin tasarruf edilebilir kısmının tamamı veya bir bölümünü özgülemek suretiyle vakıf kurabilir. Mirasbırakanın yapmış olduğu ölüme bağlı tasarrufla vakıf kurulmasını istediği durumda, mirasçılardan birisinin bu vakfın tescilini talep etmesi gerekir. Ya da varsa, vasiyeti yerine getirme görevlisi veya vasiyet tenfiz memuru bu işi üstlenir. Ancak bunların hiç biri yoksa ve mirasçılar da tescil için bir talepte bulunmamışlarsa Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakfın tescilini talep eder.